20 Nisan Cumartesi

recherche

>EĞİTİM ÖĞRETİM>REHBERLİK>REHBERLİK KONULARI>

MÜKEMMELİYETÇİLİK

Çocuklarımızın mükemmeliyetçi olmaları gereksiz yere strese girmelerine, hem kendilerinden, hem de başkalarından çok fazla şey beklemelerine, kendilerine göre yanlış olan davranış ve tutumlara tahammül edememelerine sebep olur. Sonuç, hoşgörü eksikliği ve aşırı stresin, kendini sürekli beğendirme bağımlılığının ve her zaman doğru olanı yapma çabasının getirdiği bir tatminsizlik ve memnuniyetsizlik, kendini ve başkalarını sürekli eleştirme alışkanlığıdır.

Çocuğumuzu böyle sıkıntılardan korumak için, öncelikle anne-baba olarak bizim kendi tutum ve davranışımızı gözden geçirmemiz gerekir. Biz ne kadar mükemmeliyetçi isek, çocuğumuza da bunu yansıtır, ona da aynı davranış ve tutumu öğretmiş oluruz. Çünkü çocuk öncelikle ailesini model alır.

Mükemmeliyetçi aileler çocuğundan hep en iyisini beklerler. Sınıfında birinci olmalı, en iyi o konuşmalı, örnek öğrenci,lider olmalıdır. Böylece ailesini zaten memnun etmek isteyen çocuk için, ailenin bu beklentisi sürekli bir baskı durumuna gelir. Öyle ki çocuk, adeta hata yapmaktan korkan, ürkek biri olur, kuralları ihlal etmekten korkar, kendini arkadaşlarından tamamen farklı hissetmeye başlar. Ayrıca çocuk anne-babaya her yapacağı şey için bağımlı hale gelip, sürekli onay arar, bağımsız ve atılgan bir davranışta bulunamaz hale gelir. Her yapacağı şey için izin ister, bir şeye elini attığında tereddüt eder, büyüklerinin gözlerine bakar, ve sonunda kendiliğinden bir işe girişemez. Bu ailelerde çocuk hep tertemiz olmalı, üzerini hiç kirletmemeli, kendileri gibi iyi aile çocuklarıyla oynamalıdır; kısacası çocuğun kapasitesinin üstünde birçok şey ondan beklenir. En eğlenceli geçebilecek anlar bile kurallar yüzünden tatsız hale gelir. Yaşam bu çocuklar için, dışarıdan bakanlara göre, tam bir işkencedir.

Bu çocuklar okulda neşeli olmak yerine, sürekli endişe ve ürkeklik yaşar, arkadaşları koşar, güler, oynarken; onlar ürkek, mızmız, sürekli ne yapması gerektiğini düşünen, hayatı kaçıran çocuklardır. Her şey onlar için siyah ya da beyazdır, diğer renkler yoktur. Her şey ya iyidir, ya kötüdür. Hayatlarında esnekliğe yer yoktur. Kendini çok fazla diğerleriyle karşılaştırırlar. Onlar için not öğrenmekten çok daha önemlidir. Kontrollerini kaybetmekten aşırı korkar, başarı her şeyin önündedir. Çünkü onaylanmama korkusuyla yaşarlar.

Anne-baba daima çocuğun başardığından daha iyisini beklerler. Notu kırıkken orta alır, ama çocuk yine eleştirilir, veya daha iyisini alması gerektiği mesajı verilir. Doyumsuz anne-baba, doyumsuz çocuk yaratır. Çocuğa devamlı yetersizlik hissi verilir. Çocuk böylece sevgi ve nefret hislerini aynı anda hisseder, kendi içerisinde çatışma yaşar. Aşağılık duygusu geliştirir. İleride hep en üstün olmak isteyecek, öyle olsa da hiç bir zaman kendini yeterli hissedemeyecektir. Bu çocuklar arkadaş edinmede de güçlük yaşarlar. Güvensiz ve stresli olacaklarından, kimse onlarla istediği gibi bir arkadaşlık kuramaz ve çocuk böylece yalnızlığı da yaşar.

ANNE BABANIN BU KONUDA YAPABİLECEKLERİ :

Anne – Baba öncelikle, her konuda olduğu gibi, bu konuda da çocuğa örnek olmalı. Hataların hoş karşılandığı, - tabii bu hataların boşverildiği anlamında değil-, destekleyerek çocuğun hatalarını düzeltmesine olanak sunulduğu bir ortam yaratmalı, kendileri de kendi hatalarına daha hoşgörü ile yaklaşan kişiler olmalı ki çocuk aynı davranışı gösterebilsin.

Bune veliler en iyi, çocukla oyun oynarken başarabilirler. Oyunda sonuca değil, yani kimin kazandığına, başarıya değil de eğlenceye odaklanarak çocuklarına iyi örnek olabilirler.

Arkadaş seçimi konusunda onların görüşüne hak tanıyarak, kendi seçimlerini kendilerinin yapmalarına olanak verilen çocuklar kendilerine daha fazla güvenirler. Günlük hayatta birçok seçim yapmalarına da aynı şekilde fırsat yaratılabilir.

Çocukça davranışlar yasaklanmamalı, onun daha çocuk olduğu hatırlanmalıdır. Eğer çocuktan büyük gibi davranmasını beklerseniz daha sonra karşınızda bacak bacak üzerine atıp tam bir büyük gibi davranabilir ki, bu da sizi üzebilir.

Onun olumsuzdan ziyade olumlu davranışları üzerinde durmak, benlik saygısı açısından çok önemlidir. Çocuk neyi iyi yaptığını bilirse, bunu yapmayı zaten kendiliğinden isteyecektir. İleride de uyumlu bir kişilik geliştirecek, sorumluluk alabilecek ve atılgan davranış sergileyecektir.

Korku ve kaygılar yaşadığında onunla duyguları hakkında konuşup, kabul edici bir tavırla onu anladığınızı göstererek sorunlarla daha güvenle ve kolay başa çıkmasında yardımcı olabilirsiniz.

Çocuğunuza her zaman korku ve kaygı yerine sevgi ile yaklaşmak olumlu sonucu getirecektir.

Alin Aslan
Rehber Öğretmen